Bu Blogda Ara

29 Nisan 2013 Pazartesi

Neşe-Dert-Aşk


Huzuruna hiç çıkma fırsatım olmaması ve hayattaki en büyük pişmanlığım kendisini dünya gözüyle görememek olsa da beni Hakkın rahmetine kavuştuğunda ağlatan nadir adamlardan biridir Neşet Ertaş nam-ı diğer Neşet baba..
                Geç başladım ben onu dinlemeye..Yalan olmasın şimdi 15 imde falandım galiba..Lisede bir arkadaşım vardı o söyledi dinle diye..Bende o ara Türk halk müziği ve Türk sanat müziğine merak saldıydım..Başladım dinlemeye bırakamadım sonra..Ceyhan gibi Adana ya nispeten küçük bir yerde yaşıyor olmama rağmen gittim albümlerini buldum..Gel zaman git zaman böyle böyle alıştım babayı dinlemeye..Aşk acısı çektiğimde de yalnız kaldığımda da mutlu olduğumda da dinleyebiliyodum onu..Onun sesini duyduğum yerde hala önümü ilikler saygıyla oturup dinlerim..
                Aradan bir buçuk sene falan geçti ablam üniversiteden mezun olacak o sene işte..Ahi Evran Üniversitesinden mezun oldu yani Kırşehir'den yani Neşet Babamın memleketinden..Okulu falan salladım 2-3 gün vardık Kırşehire ..Önce ablamın işler falan halloldu sonra biz geldik madem gezelim dedik..Girdim çarşıda bi tane kasetçi dükkanına ( gidenler bilir at heykelinin hemen aşağısında ) dedim adama , "abi bana neşet babanın bi kasetini versene"..Az biraz sohbet muhabbet sonrasında ayrıldım ordan..Heykelini dikmiş saygıdeğer Kırşehir halkı..Yaşarken de kıymetini bilmemiz gereken bu değere saygı göstermek maksatlı tabi..Heykelin karşısında askeri bi bina vardı..Adam fotoğraf çekmek yasak falan dedi..Bende vardım yanına heykelin , heykele baka baka uzun uzun konuştum , dertlerimi anlattım..Demeyin şimdi bana heykel seni nasıl anlasın diye..Demiş ya Neşet Baba kalpten kalbe bir yol vardır görülmez , gönülden gönüle gider , yol gizli gizli diye o hesap bizim aramızdaki..Az biraz hüzünlenip o güzel adamı çıkaran şehirden ayrıldım..Ardımda Neşet Babaya saygılarımı ve kendini görememenin verdiği hüznü bıraktım ha bir de selamımı ..Almıştır inşallah selamımı ..Ben bilirim onu komaz selamımızı yerde bizim..
                Garip bir hayat süren Neşet Baba zerre gösterişlilik göstermeden , hayat boyu tevazu abidesi olarak yaşayıp dünyada nasıl ölümsüzleşeceğinin kanıtıdır insanoğluna..30-40-50 Defa peş peşe dinleseniz bıkamayacağınız eserleri yaparken şarkıyıcıyım sanatçıyım diyenleri cebinden çıkarabilecek bir saz söz ustasıydı o.."Ben cahil birisiyim, okuma yazmam kısıtlı , hissettiğim kadarını yazarım her zaman" diyerek efendiliğini ve ağırbaşlılığını belli etmiştir..Eserlerine girersek çıkamayacağımız için ve hayatı için Can Dündar'ın Garip isimli belgeselini izlemenizi tavsiye etmek istiyorum..Ben de onun gibi ona karşı hissettiğim kadarını yazıyorum..Türkülerinin içinde neşe-dert-aşk ı eriterek harmanlamış olan bu büyük ozanımızı ben dünya gözüyle göremedim..Ama kısmetse mezarına gideceğim..Ona orda ağlayıp sarılıp Türkülerini ve bizleri neden Yetim bıraktın diye soracağım..
                Kolay değil tabi bozkırın tezenesi olabilmek..Sazın ve sözün ustası olmak bu ülkede..Hakkında kalemimin dökmek istediği sayfalarca yazı var ama yaşasaydı da görseydi keşke bu yazımı diyorum ve sözü fazla uzatmak istemiyorum..Bozkırın yiğidi bizler seninle büyüdük ve yeni nesilleri de seninle büyüteceğiz ..Sen hayat boyu seni sevenleri 1 sefer üzdün sadece o da giderken bizi ve türkülerini yetim bırakmandı..Olsun be baba senin canın sağolsun..Varsın olsun ölüm Allahın emri öte tarafta buluşuruz elbet..
                Sazın sesin sözün ustası..Kalbimize dokunan türkülerin bu topraklarda seni her daim ölümsüz kılacak..Türkülerini ve bizleri yetim bıraktın ama dediğim gibi varsın olsun Sana sevenlerinden Selam olsun Neşet Baba..Yalanmış bu dünya gerçekten yalan..Mekanın Cennet Toprağın Bol Ruhun Şad Olsun Baba..Nur içinde yat NEŞET ERTAŞ..
Hadi eyvallah..Öperler..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder