Bu Blogda Ara

25 Mart 2013 Pazartesi

BU DEDİKLERİM TARİHE NOT DÜŞÜLSÜN


Yine bir yazıyla daha karşınızdayım..
                Normalde bu blog ortamını oluştururken kendi kendime demiştim moral bozukluğu veya depresyon zamanlarında yazmayacağım diye..Ama bu seferki farklı..Blog ortamını bu sefer depresyon sürecindeki beni tanımanız için kullanıyorum..Kafamda dönen düşüncelerin haddi hesabı yokken -"Bir başka deyişle kafamda fadimenin düğünü yapılıyorken"- yazıyorum..Ben ömrümde 2 defa büyük çapta depresyona girdim..Aslında 1 tanesi daha var rahmetli dedemi kaybettiğimde ama o zamanları çocukluk dolayısıyla fazla hatırlayamıyorum..İlk büyük depresyonumu lisede bir kız arkadaşın attığı kazıktan dolayı olmuştu kısmetse onu başka bir yazıya saklıyorum ayrıntılarıyla..2. depresyon ise üniversiteyi kazanamadığım ilk senede olmuştu..
                Gelelim asıl meselemize..Bugünlerde bugüne kadarkilerden daha büyük bir depresyon içerisine girdim..Geçen haftasonu ingilizce kursunda canım sıkılmıştı biraz..Olayın fitilini ateşleyen olayların başlangıcı orada oldu..Sonraki pazartesi ve salı günlerinde de birkaç tane dost-arkadaş sınıfına koyduğum karaktersizden beklemediğim tepkiler alınca olanlar oldu..Zaten seneler boyunca dışlanmış olan ben üniversite hayatına geldiğimde etrafımda dost olmadığını bırakın dostu karakterli adam sayısı 1 elin parmaklarını geçmeyecek hale düşünce bu hallere geldim..Haliyle bu süre zarfında bolca düşündüm bugünlerimi yarınlarımı  ve özellikle geçmişimi..Geçmişte yaptığım hatalar dolasıyla (aslında onlara hata diyerek yanlış yapıyorum çünkü onlar hata değildi sadece karakterimden ödün vermeden yapmak istediğim şeylerdi..) lise hayatım boyunca dışlandım herkes tarafından..Toplam ahir-ömrümdeki lise ve ceyhan hayatım boyunca sadece "1" arkadaşım aslına bakacak olursanız kardeşten ötedir benim için (Savaş (21)) bu depresyon süreci gayet normal karşılanabilir..Üstüne bir de bulunduğum ortamda çok yalnız olduğumu hissetmeye başladığımdan dolayı bir bıkkınlık ve can sıkıntısı başladı bende..Dün gece (23.03.2013) bolca düşündüm..Düşündüğüm konular arasında aynı günkü ingilizce speaking konusu olan Death yani Ölüm de vardı..Allah gecinden versin vermesine de Vel basü badel mevt hakkun emri dolayısıyla her canlı ölümü tadacak , ve ben yakınlarımı kaybetme düşüncesine daldım gecenin 2:30 sularında oda arkadaşımın uyumasıyla birlikte..Hayatta tek dayanağım olan babam giderse ben onun taşığıdı sorumlulukların altında ezilirim..Annem giderse üzüntümden kahrolmanın ötesine geçerim..Ablam giderse tutunacak dalım falan kalmaz adeta ve daha dostlarıma girmiyorum bile..
                Sonrasında şunu düşündüm Ya bana birşey olsaydı...Ne olurdu sizce? Benim şahsi fikrim bir iki tane düğünden düğüne gelen akraba gelir başın sağolsun dostlar sağolsun muhabbetine girer arkamdan 2-3 ay ağlanır en fazla ve unutulur giderdim bu dünyada..Adım belki sadece mezar taşında yazardı artık..O yüzden diyorum ki bu söylediklerim tarihe not düşülsün..Ben gidersem sevdiklerim Allaha emanet en azından o yarattığı kullarının karakterini biliyo ama onlar gibi yapmıyo..Son sözüm de şunu belirtmek istiyorum..Ben her daim şuna inanmışımdır..Allah her kulunu farklı bir şeyle sınar..Ama beni şu ara sınadığı şeye dayanacak gücüm kalmadı...Hadi EyvAllah ...Öperler..

                                                                                                                                             Mehmet Tekelioğlu      
                                                                                                                                             24.03.2013 Saat 00:02 suları..

19 Mart 2013 Salı

ÇOK ÖZLEMİŞİM ANKARAMIN POLATLISINI


"ÇOK ÖZLEMİŞİM ANKARAMIN POLATLISINI
Pek çoğunuzun bildiği üzere ben Ankara Polatlı doğumluyum.Çocukluğumun büyük bölümü  ( yaklaşık 10 yıl kadarı) orada geçtiği için Polatlı benim için bir şehirden daha fazlasını içeren bir anlama sahip..Hayatımın en güzel yılları ve aynı zamanda en özlediğim yılları da orada geçtiğinden midir bilinmez ne zaman Polatlıya gitsem , hatta bırakın gitmeyi ne zaman kendimi orda hayal etsem hüzünlenirim , gözlerim dolar..
Günümüzün çıkarcı ilişkilerinden uzak , sürekli ders-aşk-para dertlerini düşünmeyen , birbirinin kuyusunu kazmaya çalışmadığımız güzel yılların geçtiği o büyülü şehir benim memleket denince aklıma gelen tek yer olup çıkıveriyor bir anda..Ben 21 yaşındayım ama yaşadığım hayatın bana getirdiği sorumluluklar ve yaşanmışlıklarım doğrultusunda şunu belirtmek istiyorum ( kendimi övmek için söylemiyorum bunu) yaşadığım hayatın benim olmamı istediği yerin biraz ilerisindeyim.21 yılın içerisinde o kadar çok iyi-kötü-güzel-korkunç-duygusal ... anılarım var ki anlatmaya kalksam kağıtlar dile gelip yeteeeeer diye haykırır..Ama bu anılarım içerisinde en çok özlediklerim -kötüleri de dahil- Polatlı da olanlardı..Ailemden sonra en sevdiğim insan olan Dedemi orda kaybettim .. ilk aşkım olan sınıftaki sıra aşkımdan orda ayrıldım.. İlk dayağımı orda yedim..İlk kez orda bir arkadaş tarafından argo bir tabirle söylüyorum satıldım..Hayatı orda öğrendim ben kısacası..
Evinde mutlu bir şekilde klasik olarak tabir edebileceğimiz Türk öğrenci yapısıyla evde ders çalışırken bir gün babam işten geldi..İşten ayrıldığını söyledi ve taşınmamız gerektiğini söyledi bana..Ahir ömrüm boyunca babama hiç karşı gelmeyen ben küçücük bir çocuk yüreğiyle de olsa ona karşı gelmiştim o gün..Nolur baba gitmeyelim diye..Gel zaman git zaman biz taşındık Ceyhana ve benim bütün iyi dostluklarım ardımda kaldı..Her yaz Polatlıya gittiğimde o koşarken dizlerimizin kanadığı , çamurlu suyla oynamanın bizim için en büyük zevk olduğu , toprakla iç içe kardeşçe yaşadığımız yerlere gittim aradan geçen  11 sene boyunca ..
Peki neden yazıyorum bu yazıyı ? Bir bakıma içimi kağıda dökmek için..Ne demiş üstad kalem kağıda düşünce kalakaldım sayfaların arasında diye o hesap benimkide kalakaldım sayfalar ortasında ve yazıya döktüm içimdekileri..
2 hafta önce yine gittim "Ankara'mın Polatlı'sına"..Vardığımda saat 6 sularıydı..Orda şunu fark ettim ben çok özlemişim Ankara'mın aklımda kalan o eski Polatlı'sını..O eski mahalle ortamlarının yerini gürültülü inşaat sahaları almış..Top ve misket oynadığımız kumlu yerlerde koca koca binalar yükselivermiş..Taso oynamak için aradığımız düz beton zeminler parkeleşmiş..Mahalle bakkalları gitmiş yerlerini samimi olmayan ve sıkıcı süpermarketler almış..Heyecanla gittiğimiz çarşıdaki heykelin oralarda çocukluk heyecanının yerini partilerin seçim afişleri almışlar..En çok beni üzen ise bunların arasında BENİM MAHALLEM TERK EDİLMİŞ BİR KASABA HAVASINDA..YALNIZ..Bİ ÇARE..
Adeta gel Mehmet tekrar canlandır şuraları dercesine ruhsuzlaşmış..Ben Ankara'mın bu Polatlısını özlememişim..BEN ANKARA'MIN ESKİ CANLI MAHALLE RUHU OLAN ÇOLUK ÇOCUK SESİYLE DOLU POLATLI'SINI ÇOOOOOOOOK ÖZLEEMİŞİM.." ""


...Mehmet Tekelioğlu...


18 Mart 2013 Pazartesi

First is Most Vital

Hello :)

i am mehmet and today ı decided to write my tasks to blog.As you see i'm writing in english because i promised my teacher who works in british culture langauge center .. If you want to learn meaning of my tasks you can use a translator or you can ask me on e mail i return in 1 days :) (mehmet.tekelioglu06@gmail.com)
this is my official e mail adress.So i think that's all for entrance. i m going to introduce myself to meet me more.

My name is mehmet.And i am a student in OndokuzMayıs university in faculty of engineering at industrial engineering deparment ( 2. class).. I am from Ankara/Polatlı.I am 21 years old.I live in ceyhan.But my school is in Samsun :) And ı will go to Poland / Warsaw next year :) As you understand i am a traveller :)

My hobbies are using scoial networks(twitter-facebook-blogger-about.me ... ) , Ney Blowing, listen to music etc.. I use social networks so much . You can contact me on there too

For twitter:mhmtklgl
For facebook: Mehmet Tekelioğlu
About me: Mehmet Tekelioğlu ..
email: mehmet.tekelioglu06@gmail.com

In my opinion thats all for first task :) Thanks for reading and i am waiting for your replies :) Thanks a lot :)
Thats me :)